Olgu temelli klinik akıl yürütme ve karar verme ile ilgili çeşitli öğrenme ve değerlendirme yöntemleri mevcuttur. Bu yöntemlerin etkin kullanılması için eği- ticilerin bilgi ve deneyime sahip olmaları gerekir. Bu konularda eksiklikler, sağlık hizmeti sunma yükünün fazlalığı, yöntemler için hazırlığın gerekmesi gibi ne- denlerle standart ve kılavuzlanmış modellerin kulla- nımı sınırlıdır. Ancak, belirli bir model kullanılmasa da “Olgudaki problemler nelerdir?”, “Bu klinik bilgiler ile olgunun nedenleri neler olabilir?”, “Olgunun ne- denlerini analiz edebilmek için başka hangi bilgilere ihtiyacınız var?”, “Hangi tanı testler istenmelidir?” İste- diğiniz testlerde beklediğiniz bulgular nelerdir ve/veya bu testler hipotezinizin değerlendirmesinde ne işinize yarayacak?”, “bu kararınızın gerekçeleri nelerdir?” vb. klinik akıl yürütme ve karar verebilmeyi teşvik eden soru kalıpları, eğiticiler tarafından sıklıkla kullanılmaktadırlar.
Eğitimin aktivitelerinde, ölçme ve değerlendirme uygulamalarında çerçeve modeller, eğiticiler, öğrenci- ler ve kurum için ortaklaşılan bir alan sağlaması, eğiti- min kalitesi için yönünden önemlidir.
Klinik akıl yürütmenin nasıl gerçekleştiği ile ilgili teoriler arasında analitik olmayan (sistem 1), analitik (sistem 2) düşünme ve “dual process” teorileri kabul görmektedir. Analitik olmayan düşünme, hızlı gerçek- leşen, fazla bir zihinsel efor gerektirmeyen sezgisel bir düşünmedir. Bu tip düşünme sisteminde kişi, olgular/ olaylar karşısında zihnindeki kodlar (scriptler) ile hızla karar verirler. Deneyimli klinisyenler de olgular karşı- sında zihindeki hastalık şemaları (ilness scripts) hızla karar verişi bu tip düşünmeye örnektir (4). Analitik düşünmede (sistem 2 düşünme) neden sonuç ilişkisi kurularak sonuca varılır. Rasyonel düşünme biçimidir.
Bu düşünme daha yavaştır ve zihinsel eforu gerektirir. Hipotezler oluşturulması ve bunların analizi (hipote- to-deductive) söz konusudur (5). Klinik akıl yürüt- menin zihinsel süreçlerinde iki düşünce sisteminin bağımsız olmadığı, birlikte çalıştığı da (dual-process theory) öne sürülmektedir. Her iki sistemin birlikte- liği tanısal yeterliği artırdığı kabul edilmektedir (6,7). Rutin tıbbi uygulamalarda analitik-olmayan düşünme tarzı ön plandadır. Bu tarz düşünme genellikle hız- lı ve doğru kararlar verilse de hata yapma ihtimalini barındırmaktadır. Analitik-olmayan düşünme sonucu yetersiz kaldığında analitik düşünme devreye girmek- te ve daha doğru karar verilmesi sağlanmaktadır.(8)
Bu çalışmada, klinik akıl yürütme ve karar verme ile ilgili yukarıda belirtilen teoriler, öneriler, mevcut modeller dikkate alınarak, klinik pratiğe uygun, kolay anlaşılabilir ve hem eğitimde hem de değerlendirme- lerde uygulanabilir olarak hazırlanmıştır. Model hak- kında eğiticiler ve öğrencilerden alınan geri bildirimler pozitif yönde olduğu görülmektedir.
Olgu temelli öğrenme ile ilgili çalışmaların çoğu öğrenmenin sonuçları, eğiticiler ve öğrencilerin reak- siyonları ve geri bildirimleri ile ilgilidir. Eğiticiler, olgu temelli öğrenme modelleri hakkında pozitif geri bildi- rimlerde bulunmakta ancak hazırlanmasının ve otu- rumların zaman alıcı olduğunu bildirmektedirler (9). Bizim çalışmamızda da eğiticiler de hazırlık zamanının diğer yöntemlere göre daha fazla olduğu yönünde gö- rüş bildirmektedirler.
İş basında öğrenme alanında çeşitli öğrenme mo- delleri geliştirilmiştir. Stanford, SNAPPS ve Beş adında mikrobeceriler (One minute preceptor) modeli en çok bilinen ve kullananlar arasındadır.
SNAPPS modelinde klinikte öğrenim altı adımda tanımlanmıştır. Bunlar hasta karşılaşması/görüşmesi ve alınan öykünün ve fizik muayene bulgularının kısa sunumu (Summarizing), olası tanıların belirlenmesi, ayrıcı tanı listesinin daraltılması (Narrowing), ayrıcını tanının analizi (Analysis), belirsiz, zor, çelişkili durum- ların ve alternatif yaklaşımların/yolların irdelenmesi (Probe the preceptor), tanılamaya, konsültasyona, tedaviye, kontrole vb. yönelik planlarının oluşturulması
(Plan the management), olgu özelinde öğrenenler için ileri öğrenme/gelişim planlarının oluşturulması (Sele- ction of issues for self-study).aşamalarıdır (10, 11).
SNAPP modelinin uygulandığı çalışmada öğren- ciler, öğrenme eylemlerinde aktif olduklarını, sezgisel düşünmelerinin arttığını, öğrenmelerinin kolaylaştığı- nı belirtmişlerdir. (10) Uzmanlık eğitiminde SNAPPS modeli ile geleneksel olgu sunumlarının karşılaştırıl- dığı randomize klinik çalışmada, modelin tanı hipo- tezleri oluşturma, ayırıcı tanı yapmada etkin olduğunu bildirmişlerdir (12).
Öğrenmede mikrobeceriler modeli one minute preceptör olarak da adlandırılmaktadır. Klinikte, beş dakika veya daha az zaman aralıklarında öğrenmek için çerçeve sunmaktadır. Uzmanlık eğitiminde daha uygun olduğu düşünülse de daha uzun zaman aralıkla- rında mezuniyet öncesi eğitimde de kullanılabilir (13). One minute preceptor yöntemi ile klasik derslerin kar- şılaştırıldığı randomize kontrollü çalışmada eğiticiler, yöntemin faydalı olduğunu, eğitici performanslarını ve motivasyonlarını arttırdığını belirtmişlerdir (14).
Bizim kullandığımız model, bazı yönleri ile SNAPSS ve One-minute preceptör yöntemlerine benzese de daha kapsamlı ve sistematiktir. Model mezuniyet önce- si ve sonrasında, bireysel ve grup çalışmalarında, sınıf derslerinde, simule hasta uygulamalarında, konsey gibi çalışma ortamlarında ve sınavlarda kullanıma uygundur.
Modelin sınavlarda kullanımı için, eğitici formun olgu, bulgular ve tanı kısmını hazırladıktan sonra her aşamanın alt maddelerin cevaplarını belirler ve cevap- ların önemine göre puan değerlerini belirler. Bu şekilde yapılandırılmış formlar sözlü sınavlarda kullanılabilir.
DISCUSSION
Olgu temelli klinik akıl yürütme ve karar verme ile ilgili çeşitli öğrenme ve değerlendirme yöntemleri mevcuttur. Bu yöntemlerin etkin kullanılması için eği- ticilerin bilgi ve deneyime sahip olmaları gerekir. Bu konularda eksiklikler, sağlık hizmeti sunma yükünün fazlalığı, yöntemler için hazırlığın gerekmesi gibi ne- denlerle standart ve kılavuzlanmış modellerin kulla- nımı sınırlıdır. Ancak, belirli bir model kullanılmasa da “Olgudaki problemler nelerdir?”, “Bu klinik bilgiler ile olgunun nedenleri neler olabilir?”, “Olgunun ne- denlerini analiz edebilmek için başka hangi bilgilere ihtiyacınız var?”, “Hangi tanı testler istenmelidir?” İste- diğiniz testlerde beklediğiniz bulgular nelerdir ve/veya bu testler hipotezinizin değerlendirmesinde ne işinize yarayacak?”, “bu kararınızın gerekçeleri nelerdir?” vb. klinik akıl yürütme ve karar verebilmeyi teşvik eden soru kalıpları, eğiticiler tarafından sıklıkla kullanılmaktadırlar.
Eğitimin aktivitelerinde, ölçme ve değerlendirme uygulamalarında çerçeve modeller, eğiticiler, öğrenci- ler ve kurum için ortaklaşılan bir alan sağlaması, eğiti- min kalitesi için yönünden önemlidir.
Klinik akıl yürütmenin nasıl gerçekleştiği ile ilgili teoriler arasında analitik olmayan (sistem 1), analitik (sistem 2) düşünme ve “dual process” teorileri kabul görmektedir. Analitik olmayan düşünme, hızlı gerçek- leşen, fazla bir zihinsel efor gerektirmeyen sezgisel bir düşünmedir. Bu tip düşünme sisteminde kişi, olgular/ olaylar karşısında zihnindeki kodlar (scriptler) ile hızla karar verirler. Deneyimli klinisyenler de olgular karşı- sında zihindeki hastalık şemaları (ilness scripts) hızla karar verişi bu tip düşünmeye örnektir (4). Analitik düşünmede (sistem 2 düşünme) neden sonuç ilişkisi kurularak sonuca varılır. Rasyonel düşünme biçimidir.
Bu düşünme daha yavaştır ve zihinsel eforu gerektirir. Hipotezler oluşturulması ve bunların analizi (hipote- to-deductive) söz konusudur (5). Klinik akıl yürüt- menin zihinsel süreçlerinde iki düşünce sisteminin bağımsız olmadığı, birlikte çalıştığı da (dual-process theory) öne sürülmektedir. Her iki sistemin birlikte- liği tanısal yeterliği artırdığı kabul edilmektedir (6,7). Rutin tıbbi uygulamalarda analitik-olmayan düşünme tarzı ön plandadır. Bu tarz düşünme genellikle hız- lı ve doğru kararlar verilse de hata yapma ihtimalini barındırmaktadır. Analitik-olmayan düşünme sonucu yetersiz kaldığında analitik düşünme devreye girmek- te ve daha doğru karar verilmesi sağlanmaktadır.(8)
Bu çalışmada, klinik akıl yürütme ve karar verme ile ilgili yukarıda belirtilen teoriler, öneriler, mevcut modeller dikkate alınarak, klinik pratiğe uygun, kolay anlaşılabilir ve hem eğitimde hem de değerlendirme- lerde uygulanabilir olarak hazırlanmıştır. Model hak- kında eğiticiler ve öğrencilerden alınan geri bildirimler pozitif yönde olduğu görülmektedir.
Olgu temelli öğrenme ile ilgili çalışmaların çoğu öğrenmenin sonuçları, eğiticiler ve öğrencilerin reak- siyonları ve geri bildirimleri ile ilgilidir. Eğiticiler, olgu temelli öğrenme modelleri hakkında pozitif geri bildi- rimlerde bulunmakta ancak hazırlanmasının ve otu- rumların zaman alıcı olduğunu bildirmektedirler (9). Bizim çalışmamızda da eğiticiler de hazırlık zamanının diğer yöntemlere göre daha fazla olduğu yönünde gö- rüş bildirmektedirler.
İş basında öğrenme alanında çeşitli öğrenme mo- delleri geliştirilmiştir. Stanford, SNAPPS ve Beş adında mikrobeceriler (One minute preceptor) modeli en çok bilinen ve kullananlar arasındadır.
SNAPPS modelinde klinikte öğrenim altı adımda tanımlanmıştır. Bunlar hasta karşılaşması/görüşmesi ve alınan öykünün ve fizik muayene bulgularının kısa sunumu (Summarizing), olası tanıların belirlenmesi, ayrıcı tanı listesinin daraltılması (Narrowing), ayrıcını tanının analizi (Analysis), belirsiz, zor, çelişkili durum- ların ve alternatif yaklaşımların/yolların irdelenmesi (Probe the preceptor), tanılamaya, konsültasyona, tedaviye, kontrole vb. yönelik planlarının oluşturulması
(Plan the management), olgu özelinde öğrenenler için ileri öğrenme/gelişim planlarının oluşturulması (Sele- ction of issues for self-study).aşamalarıdır (10, 11).
SNAPP modelinin uygulandığı çalışmada öğren- ciler, öğrenme eylemlerinde aktif olduklarını, sezgisel düşünmelerinin arttığını, öğrenmelerinin kolaylaştığı- nı belirtmişlerdir. (10) Uzmanlık eğitiminde SNAPPS modeli ile geleneksel olgu sunumlarının karşılaştırıl- dığı randomize klinik çalışmada, modelin tanı hipo- tezleri oluşturma, ayırıcı tanı yapmada etkin olduğunu bildirmişlerdir (12).
Öğrenmede mikrobeceriler modeli one minute preceptör olarak da adlandırılmaktadır. Klinikte, beş dakika veya daha az zaman aralıklarında öğrenmek için çerçeve sunmaktadır. Uzmanlık eğitiminde daha uygun olduğu düşünülse de daha uzun zaman aralıkla- rında mezuniyet öncesi eğitimde de kullanılabilir (13). One minute preceptor yöntemi ile klasik derslerin kar- şılaştırıldığı randomize kontrollü çalışmada eğiticiler, yöntemin faydalı olduğunu, eğitici performanslarını ve motivasyonlarını arttırdığını belirtmişlerdir (14).
Bizim kullandığımız model, bazı yönleri ile SNAPSS ve One-minute preceptör yöntemlerine benzese de daha kapsamlı ve sistematiktir. Model mezuniyet önce- si ve sonrasında, bireysel ve grup çalışmalarında, sınıf derslerinde, simule hasta uygulamalarında, konsey gibi çalışma ortamlarında ve sınavlarda kullanıma uygundur.
Modelin sınavlarda kullanımı için, eğitici formun olgu, bulgular ve tanı kısmını hazırladıktan sonra her aşamanın alt maddelerin cevaplarını belirler ve cevap- ların önemine göre puan değerlerini belirler. Bu şekilde yapılandırılmış formlar sözlü sınavlarda kullanılabilir.